1 Eki 2011

Kayseri ınh ınh

çok uzun zamandır deplase olamamıştık, tribün de görememiştik sivastan beri. e zamanı geldi gari, kayseri ınh. geceyarısı evlendirme dairesinin önünde toplandık arkadaşlarla, minibüs yolundan ferahlatıcı içeceklerimizi aldık ve düştük yine yollarına.

hemen hemen her gruptan insanın yer aldığı otobüste muhabbet güzel, yeni besteler duyuluyor arka koltuklardan. sen fenerbahçem, gündüzümdesin, gecemdesin. yine arada klasik çay, çorba molaları. ve himmetdede köyünde bazı arkadaşların cuma namazı molası. bu vesileyle biz de köyü geziyoruz biraz. kayseriye 40 km civarında bir köy burası. klasik bir anadolu köyü, ne eksik ne fazla. giriyoruz köy kahvesine, alıyoruz oraletimizi. okey oynayanlar, batak atanlar, tavla zarlarını sallayanlar. köy kahvesinde bizim dışımızda bi masa daha var, demek ki o köylüler için de günlerin pek önemi yok. kahvecinin sevimsiz şaka girişimleri pek umursanmadan savruşturuluyor. köyün yavru köpeğini otobüse alsak mı, almasak mı tartışmaları içinde biniyoruz otobüse.


kayseri girişinde, hemen hemen her şehir girişinde yaşadığımız polis garipliklerini yaşıyoruz tekrar. sağanak yağmur altında hepimizi otobüsten indirip bekletiyorlar, tekrar otobüse bindiriyorlar, tekrar indiriyorlar ve bu böyle sürüp gidiyor. kadın polis olmadığı için kadın arkadaşlarımız, kadın polis gelene kadar otobüste kalmak istiyor yağmurda beklemektense, polisler bunu kabul etmiyor. üst araması / otobüs araması yapılıyor. otobüsün bagajından çıkan ve şöföre ve muavine ait olduğu anlaşılan tornavida, takoz, maket bıçağı, meyve bıçağı yine de polis kamerasına kaydediliyor, herhangi bir durumda kullanılmak ve manipüle edilmek üzere. otobüsü şehir içine almıyorlar, bir şekilde özel araçlarla ve minibüslerle giriyoruz şehire.

galiba kayserinin en lüks ve en ucuz lokantasına götürüyorlar bizi, çorba 3 lira. yol üstü lokantalarda bile 4 liradan veriyorlar çorbayı. millet mantıyı, pastırmayı, yağlamayı götürürken ben vejetaryen olduğum için mantar çorbası ve kaşarlı pideyle yetiniyorum ama belirtmekte de fayda var, kesinlikle ve abartısız hayatımda yediğim en lezzetli mantar çorbasıydı. zaten mantarın her türlüsünü seviyorum. şehir içinde biraz dolanıyoruz, sonra "polisin şehir içine almadığı otobüs" şehir merkezinden bizi alıyor ve stada gidiyoruz. geceden haber verdiğim ankara tayfası, telefonlaştığım kayseri tayfası yanımıza geliyor ve 3 kişilik vamos bien ekibi oluyor 10 kişi. stada girip pankartımızı güzel bi yere asıyoruz. o sırada telefonum çalıyor, kayseriden bir arkadaş forumdan benim telefonumu bir şekilde edinip, bizi bulmaya çalışıyor, ve buluyor da sonunda.


tribün geçtiğimiz sezonun çoğu deplasmanından iyiydi cuma akşamı olmasına rağmen. istanbul tayfası çok kalabalık değildi ama insanlar bu sene artık daha ateşli ve daha delişmen. sahada oynanan oyunu anlatmak benim işim değil, onu zaten herkes izledi. stadın çatısı tribünün gücünde önemli bir etkendi, bunu belirtmeden bitirmeyelim yazıyı.

vamos deplase!